Mandalinadan Çıktım Yola
Kızılcıklar olmuştu, selelere dolmuştu. Mandalina mevsimiydi artık. Dışarıyı güz güneşi sarartıyor, pencereden sığırcık sürüsü geçiyor, ben ders anlatıyordum. Şaşırmayın canım,
DevamKızılcıklar olmuştu, selelere dolmuştu. Mandalina mevsimiydi artık. Dışarıyı güz güneşi sarartıyor, pencereden sığırcık sürüsü geçiyor, ben ders anlatıyordum. Şaşırmayın canım,
DevamEfenim sizin bu yazarınız normalde sağlam bir delili olmadan böyle hikâyelere inanamaz amma onları dinlemeye ve hele anlatmaya karşı onun
DevamŞöyle bir bakıyorum da sevgili okurlarım, sizleri epey ihmal etmişim ben yahu! Kusuruma bakmayın gayrı, oldu bir kere. Bu arada
DevamÜniversite okumak için Ankara’ya gittiğim yıllardı. Şehrimden ilk defa çıkmıştım. Her tarafta ciğerciler, Aspavalar, simitçiler, bir de tantuniciler vardı. Bu
DevamEfenim bazı yörelerimizde bir âdet varmış. Sünnet törenlerinde illa nohutlu pilav pişirilip, “Oldu da bitti maşallah” demeye gelen hısım akrabaya,
DevamSesli yazı versiyonu: https://www.youtube.com/watch?v=QrZTXs8K5lY Bir çay bahçesinde gördü onu. Yazı yaban gül oldu, tutuldu dili lâl oldu. Aylardan Mayıs’tı. Askerden
Devamİlerideki sakız ağacının altında eşelenen gümüş martı maviliğe doğru havalandı. Bir genç kız onun süzülüşünü kameraya çekti. Birazdan sosyal medyada
DevamDört sene geçmiş üzerinden. Kahvaltıdan sonra misafirleri yolcu etmişlerdi. Herkes üzgündü. Eve çıkınca hepsi bir odaya dağıldı. Adam, Adalet Ağaoğlu’nun
DevamÖyküdür. Kedileri ve balıkları, ama en çok kedileri seven biricik kızıma… Mahmut yakamdan düşmüyor. Durmadan denize çağırıyor beni. Teknesi var.
Devam“Hatırlamak, kavuşmaktır.” demiştim, hatırlayışlarım ve dolayısıyla kavuşmalarım inadına devam ediyor. Her nasılsa memlekete gidememişiz o bayram, kalmışız bir başımıza. Camide
Devam