Kerim Arda

Gün Ağarır Sokak Lambası Söner

Okuma süresi: 3 dakika

Yıllar önce, ruhumu kanatlandıran bir şarkıya tutuldum kaldım. Bir slayt gösterisi için fon müziği yapılmıştı. Daha dinler dinlemez çekip aldı beni. Sabah buğusunu, serin gözeleri, puslu bahçelerde ıslak filizleri düşündüren bu şarkı neydi? Geniş düzlükler boyunca, yavaşça ve dalga dalga salınan altın sarısı ekinleri, uçuşan rengarenk yaprakları ya da sonbaharın bin bir tonunu barındıran bu pürüzsüz ses kimindi?

Şarkıyı ne zaman dinlesem, gönüllü olarak teslim olduğumu görüyordum. Fakat arayışım yıllarca cevapsız kaldı. Bir gün, sanki yeni bir şey keşfeder gibi zihnimde bir ışık yandı. İşte böylece, aradan geçen onca zaman sonunda şarkının ismini de, sesin sahibini de buldum. O şarkı, “Memory” idi; o ses de Barbra Streisand’in sesiydi.

Biliyorum ki bazı şarkılar sadece bir tek seste kendini bulur. Onun dışında, kim o şarkıyı seslendirirse seslendirsin bir eksiklik duyulur. Aynı ambiyansı, aynı hissi yakalayamayız bir türlü. O ses, şarkı söyleyen kişinin tam da o şarkıya ten olacağı yaş ve  kıvama rast gelmiştir. Tıpkı, yaşımızı, his ve kalp olarak en uygun anımızı kollayan şiir ve kitaplar gibi. Bundandır ki, aynı kişi, aynı şarkıyı farklı bir yaş ve zamanda seslendirse bile o ilk ahengi tuturamayabilir.

İster genç olsun ister yaşlı, ister çok ünlü olsun ister az ünlü fark etmez, her ülkenin kendi müziğinde bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Mesela bizde,  “Bir kızıl goncaya benzer dudağın” ve “Günaydınım” şarkıları Melihat Gülses ile, “Mihriban” Musa Eroğlu ile, “Hapishanelere güneş doğmuyor” da Neşet Ertaş ile özdeşleşmiş ve hafızalara kazınmıştır. Örnekler çoğaltılabilir.

Bu durum düetler için de geçerlidir. Mesela, “Time to say goodbye”ı Sarah Brightman ile Andrea Bocelli, “The Prayer”i Celine Dion ile Andrea Bocelli, “Tell Him”i Celin Dion ile Barbra Streisand, bir daha aynısı gerçekleştirilemez bir tad ve kıvamda birlikte seslendirmişlerdir. Kanaatimce, müzik tarihinde düetin zirvesi de bu üç şarkıdır. Elbette “renkler ve zevkler tartışılmaz” Yapılan her seçim, kişilerin müzik zevkine, yaşına ve daha ötesi, gerekli donanıma ne ölçüde sahip olduğuna göre değişebilir. Benimkisi dinleyici zevkidir. Öznellik çokça karışmış olabilir…

“Memory” diyordum. Peki, ne diyor bu şarkı? Niçin yazmak için bu zamanı bekledim. Herhalde, sözleriyle, içinde bulunduğum hâli tam mânâsıyla anlattığı için. Mânâsını nerden mi biliyorum? Diğer yabancı şarkılar gibi çevirisinden tabii ki. “Hâfıza” ya da “Bellek” ismini taşıyan bu büyülü şarkıyı yalnız başınıza, sessiz bir ortamda dinleyin derim, sizi de benzer hislere sürükleyecektir eminim. “Ay ışığında yalnız başına/ Eski günleri düşünebiliyorum/ Hayat güzeldi o zamanlar/ Mutluluğun ne olduğunu hissettiğim zamanları hatırlıyorum/ Bırak yaşasın anılar”

Şimdilerde, neredeyse sahip olduğum bütün imkânlardan yoksunken, ailemden, sevdiklerimden, vatanımdan ayrı iken, mutlu günlerin hatırası zihnime uğruyor sık sık. Çünkü hayat, acısıyla tatlısıyla gerçekten güzeldi o zamanlar. Fakat şimdi, şairin, o güzelim mısralarında dile getirdiği gibi, hafızamız ve onda saklı her bir anı, bir arı, bir dikene kolayca dönüşebiliyor: “Ah bellek, acı bellek!/ Hem arısın sen/ Hem kimbilir hangi gülden/ Kalma diken?”

Evet,  bir İnsanın değiştiremeyeceği şeyler için üzülmesi çok da anlamlı bir şey değil. Hele de her şey geçiciyken. Ama bereket ki ümit var: “Her bir sokak lambası/ Kadere baş eğmeyi öğütlüyor/ Birisi homurdanıyor, lambanın ışığı dağılıyor/ Sabah olmak üzere” Biliyoruz ki eğer karanlık varsa, kutuptaki gibi aylarca sürse de sabah olur. Öyle ya, gece sonrası sabah olmuyorsa kıyamet kopmuş demektir.

İşte, ümit bu kadar kolay ve bu kadar yakın iken, her hüzünlü hâlin şafak tarafına dönmelidir illaki. İlk dinlediğim gün, gençliğin rüzgârıyla bambaşka bir his ve edayla kalbime akan bu şarkı, bugün hem kalbime hem ufkuma bambaşka bir ton ve ahenkle sesleniyor. Varsın şimdi, diyor içime: İki ucu puslu, bitkin günler soğuk sabahlara uyansın. Kararan gecenin sonu göründü. Güneş edasıyla yanan lamba sönüyor; yeni bir gün ağarıyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *Time limit exceeded. Please complete the captcha once again.