Can Yesari

Kayıp Martılar Denizi

Okuma süresi: 3 dakika

Söylenip dururdum, deniz bende mazidir, diye. Öyleymiş gerçekten. Bugün bu şimal şehrinde mevsimin alev alev tutuşturduğu son ağaçların arasından denizi öylece suskun görünce geçip giden yılları hatırladım bir kez daha. Sonrası hüzün!.. Sonrası kaleme ne gelmişse hep bir fazlası…

Zaman anlardan oluşuyor madem, bir zamanın içinde değiliz de sadece ne olduğunu tam kestiremediğimiz bir anın içinde yaşıyoruz madem, mazi ve müstakbel bizim değil de bir tasavvurdur madem… Niye ki hatıraların bir sarmaşık gibi sarıp durması? Hiçliğin bir burgacı değilse eğer bu zamansız fırtına da ne?

Efsane, Afrodit’in bir deniz köpüğünden yaratıldığını söylüyor. Kıbrıs’ta bir deniz köpüğünden. Hani sadece güzellik değil diyorum, avuçlara alınınca yitiveren. İnsan da öyle… Yaşanmış yıllar da… Görünen ve bir anlığına parlayan hangi günümüze uzansak kaybolup gidiyor. Tıpkı bir deniz köpüğü gibi…

Paramparça bir yürek taşıyorum içimde. Kaybolup gidenimsin, susup bakmayanımsın ey deniz, ey dost deniz! Bir muştu gibi sarıp sarmaladığımsın. Kenarı yakılmış mektuplara yazdığım, fırdolayı kuşların çığlıklarında çoğalttığım… Bir kurtuluş gibi baktığım gözlerine, karşılıksız bir sevda gibi sustuğum deniz…Yılların ardından görmek seni… Bir suçlu gibi izlemek, unutulmuş bir yaz gibi hatırlamak seni.

Söylesem şikâyet, sussam içim almaz seni…

Bu gam gününde yoksa halden anlayanım, yürekten dinleyenim; efkârım sana. Kimsesizliğim, yabanlığım, yalnızlığım sana. Hani yalnızlığın bir yüzü de denizse eğer, senin adınsa eğer; sisli pencerelere vuran şavkınsa… evler, sokaklar ardında, bir zil çalımı uzaktan seyredilen senin aydınlık yüzünse… Sözüm yalnız sana…

Efkârım sana deniz. Sitemim sana!..

Çok evvelden raslaşacaktık, diyor filmde. Yüzyıllar konmuşsa aramıza; uzun yollar, sıra dağlar girmişse… Sonrasında büyük şehirler, büyük şehirlerin beton yalnızlıkları çökmüşse yüreğimize… Ve raslaşamamışsak bir türlü… Raslamış da bırakmışsak her şeyi; olmayan bir gelecekte harcamak, düşlemek ve ölmek için.

Sitemim yalnızca sana!..

**

Biliyorum avare yalnızlıklardır anlattığım. Ve senin yoluna döktüğüm toz duman yaz ikindileri… Coşkun akan ırmak… Geceleri uzun öten ve sakalı boza çalan İshakçık kuşu… Gül yaprağında şafak şebnemi… Hatırlandığında kalbe hüzün veren o şarkı… Hep bekleyen yağmursuz bir bulut… O kasaba, o tozlu yollar, kan ter koşa koşa varılan o ırmak… Gül yüzlü çocuklar, geceler boyu ramazanlar…

Ama bilmem bazı gece yarılarında neden hâlâ o uzak zamanların sokakları, bozkırların yalınayak koştuğum dağları gelir aklıma? Bir fırın ekmeğinin kokusu gibi ana şefkati… Bir gül yangını… Boşluğu dolduran bir tütsü… Memleketimin kara saban ardına erken düşmüş çocukları, tütün sarısına çalmış sakalları içinde kırışık yüzlü ihtiyarları bir büyü gibi neden doğar içimde?

Nedendir deniz bu kadar uzak zaman, bu kadar soluk yüz!..

Demem o ki içim kayıp suretlerle doluyor gece yarılarında. Bilinmez ırmaklar dökülüyor yüreğime. Ölüm sancıları kaplıyor bedenimi. Oysa daha hiçbir şey yok avuçlarımda. Demem o ki bu bulutlar… Bu karanlığı parça parça doğrayan gök gürültüleri… Ürperen bir yüreğe dökülen ve daima sırrını saklayan büyük mavi sular… Sonra sen… Bilmem… Alışkını değildim böyle bir hayatın, bu böyle yalnızlığın, bu böyle düşünmenin…

Deniz, ey deniz! Yalnızlığımın mütekâsif menekşesi… Hüznümün uçarı mavisi… Senin masalına uzak büyüdü kulaklarımız. Akıp geçse de hep kılcal damarlarımızdan, zaman ki en uzak olandı bize. Zaman ki avuçlarımızın arasından kaybolan kar şarkıları gibi bir köpük, sakin yüzlü kadınların mezamirlerinde bir nağme gibi eriyen köpük. Şimdi kayıp gitti her şey avuçlarımızdan, kalansa dudaklarda bıraktığı yarım tuz tadı sadece. Bırakıp giden, nynphler gibi suda doğan, suda kaybolan bir tuz tadı.

Bugün bu şimal şehrinde mevsimin alev alev tutuşturduğu son ağaçların arasından görüverince seni, içimden söyleşmek istedim. Ben o zamanlar tanığı değildim yılları öylece uzak sahillere taşıdığının. Taşıdığının ve en fazla da yorgunluğunun.

Bizler bozkır çocuklarıydık. Kayıp martıları denizlerin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *