Buğuludur Mendilimdeki Kirazlar
“Mendilimin içindeki kirazdır
Mendilimin içi kiraz
Bilmem ki, ne desem, yaz mutluluğu.”
Edip Cansever
Geceleri kapının çalmasını beklemiyoruz artık. Önceleri sofraya bir tabak eksik koyardık, şimdi iki. Bir’in eksikliği ne zaman önceleri oldu… Yıllar var, ben bu evde büyüdüm. Evin önündeki söğüte asılırdım var gücümle, balkon demirlerine asılmaya korkardım. Balkonda demir yoktu önceleri. Varmışçasına korkardım. Bazen balkonun önünden yabancılar geçerdi, kimin tanıdığı diye sorardım kendime. Cevabını bilseydim yabancı olmazlardı, cevabını bildiğim sorular sormaya sonraları başladım. Balkonda saatlerce oturur, ikinciye görsem tanımayacağım o yüzleri sayardım.“Yoldan geçenleri saymayı bırak, sen saydıkça yollar çoğalacak.” Evin önündeki fırını önceleri severdim, şimdi sevmem. Evdeki eksilen tabaklardan hesap soran kimseyi sevmem. Önceleri iki ekmek alırdım her sabah, şimdiyse dünün ekmeği eşlik ediyor bugüne çoğunlukla. Akşamüstü balkonun kapısını aralık bırakır, salondaki tekli koltuğa büzüşürdüm. Evin salonu odamdı, odamızdı. Evin salonu dört kişinin soluğuna şahit bir omuzdu. Evin salonu en sıcak köşeydi. Evin salonu bana yabancı herkesçe bilindikti. Evin salonu çocukluğumdu. Önceleri bir mendile sarılmış kirazları, salondaki masaya bırakırdı babam. Şimdi mendillerim yalnızca dağılır. Şimdi mendillerim git gide dağılır.
Evin dibindeki nar ağacının nar ağacı olduğunu bilmezdim, kestikleri zaman öğrendim. Babam olsa, ağaçları kestirmezdi. Şu erguvanı oraya kendi elleriyle dikti. Önceleri horozlarla uyanan tek çocuk ben kaldım sanırdım, sessizlikte uykuya dalamazdım. Şimdi alarm seslerine bile sağır kesildim, şimdi fısıltılar bile kaçırır oldu uykumu. Önceleri bir filme çok ağlardım, şimdi görsem yine ağlarım. Çocukluğumdan kalma nadir alışkanlıklarımdan biri budur. Biri kiraz saklamak mendillerde.
Kapı gıcırtısını sevmezdim önceleri, çatal bıçak sesleri kulağımı tırmalardı. Şimdi evin bir köşesinde oturmuş başka evlerden gelen gıcırtılarla, o evlerin mutfaklarındaki tıkırtılarla avunuyorum. Şimdi ben gittikçe yabancılarla dost oluyorum. Başka evlere misafir oluyorum, balkonlarındaki demirlere yaslanmaktan korkak, evlerinin önünde nar çiçekleri hayal ediyorum. Başkalarının masasına fazladan konulmuş bir tabak olmaktan mutluyum. Bilmediğim sokaklara dalıp bilmediğim yüzler saymaktan mutluyum. Şimdi ama, mendillerim yalnızca dağılır. Şimdi mendillerim git gide dağılır.
“Bir sancı gibi yerleşti şuramıza özgürlük
Kirazlar kirazlar
Gözyaşları günbatımının”
ellerinize sağlık, çok hoş.
Ah uykusu bölünen günler, ah gurbetle yoğrulan günler. Bir çocuğu bile ihtiyar kılan, fırtınaya tutulmuş yapraklar gibi savrulan sarı günler. Geçececeksiniz, başka yolu yok…