Meryem Bulut

Yolcunun Unutma İhtimali

Okuma süresi: 3 dakika

Yolcudur insan. Yolculuğunu unutmazsa, yolunu unutmazsa. Arada sırada yolunu değiştirse de. Hayatın da bir çeşit seyahat olduğunu ve her menzilde başka güzel bir imtihanın kendini beklediği unutsa bile. Yolcudur.

İnsanın hikayesi, bir nevi yolculuk hikayesi. Kaderin tayin ettiği bir yerde, belli coğrafyada, akrabaların ezelden yazılı olduğu bir zamandan başlar. Kocaman bir ömürdür önündeki. Sayfa sayfa açılan. Yol yol dürülen. Açılmazların ardındaki kilitleri sezebilmektir gerçek hayat. Anlam orda. Sır da. Sonrası belki kazanmak belki kaybetmek. Ne fark eder güzel canım, ikisi de insan olmaya/ yolcu olmaya dahil. Lakin yine de akıl, mantık, hakkaniyet, merhamet. Lüzumlu yerde, gerekli kişiye.

Kader, senin yollarını hangi yolcularla karşılaştırıyorsa dikkat kesil. Birbirinizin yolculuklarında kim bilir hangi sırla yanyana getiriliyorsunuz. Almanız gereken dersler hangi kitabın sayfalarında saklı duruyor. Kalbinin, kendi yazdığın bir kitap olduğunu ve nihayetinde hayatının da kendi yazdığın bir kitap olduğunu ne zaman fark ettin?

Tanrının katına çıktığında. Hikayeni/ yolculuğunu anlatman istendiğinde. Ellerin, ayakların, dillerin şahitlik yaptığında. O çetin günde. Tekrar hatırlanır mı, yolcu olduğumuz. Her ömrün yolculuğu/yolculukları. Ayan olacak cümle sırlar. Çözülecek, çözülmez denilen düğümler.

Yolculuk, yolcu ve yol arasında çok sıkı bir bağdır: unutmak. Unutmaktır, bütün yolculuğu dağıtan ve bağlayan. Yol-da-ki yol-cu halini unutmazsan daha kolaylaşır yol-cu-luk. Yol. Kadim zamanlardan beri yol ayırımında olduğunu anlayan, üstelik yolcu olduğunu da unutmayan herkesin başına gelir bu yol ayırımları. Unutmakla hatırlamak arasındaki derin ve gizli bağ. Yolcuysan, yolculuğa ve yola inanırsın. Hatırlarsan, kurtulursun. Hatırlarsan saadeti tadabilirsin. Zehirlerden geçip bala ulaşabilirsin. Bunlar ve daha da güzel şeyler olabilir. Olabilecek güzel şeylerin sınırsızlığının farkındaysan daha da güzel olur. Öyle sanıyorum. Modern denilen zamanlardan geçsek de. Hikaye aynı. Yolcunun hikayesi. Yol hikayesi.

Bir gece bir rüya görebilirsin. Geç yattığın bir akşam. Aklında yapacağın yolculukların ihtimali yokken. Dur yolcu, diye seslenir mi kalbinin en sessiz yanı. En diplerdeki, sessiz sesi. Böyle koştura koştura nereye gidiyorsun? Bu acelen ne? Malum bir son için bu telaş niye! Bugünkü derslerini aldın mı? Yolunun kesiştirildiği zor insanlardan alman gereken dersi alamadın mı daha? Bu kaçıncı kişi demen de mümkündür rüyadan uyanınca. Rüya ile gerçek arasındaki ince perdeyi kaldırmak üzereyken. Bu da mümkün. Yolcu hali.

Aklı susar da kalbi susmaz insanın: Unutmak da yolculuğa dahil.  Kalbim biliyor, unutunca, yolcu olduğunu unutunca, çektiği acıların ağırlığı altında ezileceğini. Bitimli yolların sarp geçitlerinden baş aşağı yere çakılacağını ve toparlanmasının yıllar alacağını. Düğümlü yollarda resmedilen karmaşık şekillerin ahiret güneşiyle aydınlanmasından belki seneler önce, belki yüzyıllar, aydınlanmaya dair anlık huzmelerin ışığı altında rahatlayacağını.

Yolcu hali. Unutma ve unutmama durumuna göre değişiyor gibi.  Unutursan mutlusun şen kahkahalar gibi. Belki bir yanılgı bu. Belki değil. Yolcu olduğunu hiç mi hiç hatırlamayanlar. Yolcu olduğunu bazen hatırlayıp, bazen unutanlar. Yolcu olduğunu hiç unutmayanlar. Hiç unutmayanlar derken insanlık imkânı ve ihtimalini göz önüne alarak, insan kelimesinin kökünün unutmak olduğunu düşünmek lazım. Böyle bir hayat varsa bu velilerin hayatı olmalı, Allah’ı unutmanın minimum seviyede olduğu kalplerin yolculuğu.

Belki, belki yolcu penceresinden ve unutma süzgecinden geçirirsek hayatı güzelleşir yolculuğumuz ve karşılaştığımız yolcular. Yolculuğumun bilmem kaçıncı yılı ve kaçıncı saniyesinde, karanlığın iyice koyulaştığı şu zaman diliminde, unuttuklarımın ayırdına vararak yazdığım bu satırlar… Bana unutmak istemediğim halde unuttuklarıma şahitlik yapacak.

Yolcu-ya ve yolcu olduğunu unutmayanlara selam olsun. Unutmayan yolculara bol çiçek olsun. Gül gibi baharlar olsun.

4 thoughts on “Yolcunun Unutma İhtimali

  • Hikmet

    Çağrışımı bol bir yazı. Yolcu, sâlik.. ibnu’s-sebil.. müsafir/seferî.. hepsine yolcu deyip geçiyoruz bugün. Yazar bir yerde “nereye gidiyorsun?” diye soruyor. Bu hem “fe-eyne tezhebun” un hem “quo vadis”in tercümesi, hemen hemen aynı yere çıkıyor.
    Bir de yol deyince Arif Nihat’ın dörtlüğünü hatırladım nedense “Hükmü mü var boyun, enin / İçten açıksa yelkenin / Yollar içindedir senin / Yollara çıkmadan yürü.”
    Ellerine sağlık Meryam Hanım.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *