Fatma Can Akbaş

Var Git

Okuma süresi: 3 dakika

Bazen bir yerlerden bir kelime duyarım veya bir yerde okurum. Benim için yeni bir şeydir. Bu bir kitap ismi de olabilir. Çağlar öncesinden bir alim veya çağdaş bir yazar ismi de. Bir yemek ismi, bir çiçek ismi olduğu da olur. Öylece kalır, zihnimde bir yerlerde. Bir “mim” koyarım ve bırakırım. Sonra hayat kendi ritminde akarken o mimin çengeline başka şeyler de takılmaya başlar. Bir mısra, bir hatıra, bir duygu…

“Var Git” çiçeğini belki otuz yıl önce kardeşimin arkadaşından duymuştum. Ama bilginin bir tuş kadar yakın olmadığı zamanlardı. Sonbaharda köylerine geri dönecekleri zaman Karadeniz yaylalarında açtığından bahsetmişti. Onun için “var git” imiş adı. Daha sonra bir isminin de “git gel” olduğunu öğrendim. Daha bir yakıştırdım bu ismi. “Yaz olunca tekrar gel.” demekti bu. Var gitin hüznü yoktu. Yeniden kavuşmak vardı, ümit vardı. Konar göçer olmanın hareketi, bereketi vardı daha çok. Elbette telaşı, yorgunluğu biraz da geride birilerini bırakıyorsan özlemi… Fakat yine de git gel ; zorluğun içindeki kolaylık gibi, zahmetin içindeki rahmet gibi bir şeydi kanımca.

Yıllar yıllar sonra Eylül “okul ayı” olmaktan çıkıp da aylardan bir ay olunca dönmedim şehre. Anam, babam bu dünyadan göçmüşlerdi.  Evi, ailesi, çocukları olanlar şehre döndüler. Bomboş evler ve bahçeler arasında hatıralarla kaldım. Çocukluğumdan bu yana köyün son baharını   yaşamamıştım. Güz bulutlarının göğe ağışını, rüzgârın yapraklarla hışırdayıp gelişini…  Yere düşen yaprakların seslerini bile bana duyuran “yalnızlığı” yaşıyordum ve daha önce görmediğim veya unuttuğum birçok şeyi fark ediyordum. Ekim sonlarında sarı çiğdemler gördüm bahçede. Ama nasıl sarı! Sanki güneşi yere indirmişler, öbek öbek. Otuz yıl öncesinden eski bir bilginin üzerine vuran ışık gibiydiler. “Var Git” çiçeği bu olmalı dedim onları görünce. Onları oralara diken ellerin kimi dünya değiştirdi, kimi ülke.  Ama onlar vakti gelince açmaya devam ediyorlar. Zemin de sarı, kahverengi, kızıl yapraklarla kaplanmaya başlamıştı.

WhatsApp Image 2025 11 12 at 03.14.04 ba7cd434 1

Çocukken baharda heyecanla badem ağacının ilk çiçeğini bekleyişimizi hatırlıyorum. Son yaprağın düşüşüyle ilgili bir hatıram yoktu, o da oldu. Her bir yaprağın düşüşünün bilgisi katında olan Rab, beni de biliyordu. Dayan kalbim… rüzgârda savrulan güz yaprakları yaralarıma merhem oldu. Adeta “Eşcardan el aldım”. Düşen her yaprak “O, işiten ve bilendir.” diyor gibiydi.

Sonra mevsim kış oldu. Bahar da yaz da geldi, geçti ve yeniden gökte bulutlar kabarmaya başladı. Elmalar, üzümler yavaş yavaş tatlandı. Sonra bana da yol göründü. Birkaç hafta ağacı, rüzgârı, çiçeği, güneşi, mevsimi göremeyecek karanlıklara düştüm. Bir sabah, kulağı kapıdaki seste ümitle bekleşen kalabalıktan ayrıldım. Listede benim de adım vardı. Otobüslere bindirilip de Dedeağaç’a doğru yola çıktığımızda yeniden mevsimi, ağacı, çiçeği gördüm. Alabildiğine uzanan ovada pamuklar toplanmayı bekliyordu. Uzakta minareli bir köy gördüm. Bir yandan “Belki de bir daha memleketimi bu kadar yakından göremem.” gibi bir düşünce geçti zihnimden. Diğer yandan sınıra bu kadar yakın olmak korkuttu beni. Yüksek dikenli tellerle ova ikiye ayrılmış.  Çiçek için, pamuk için, ağaç için anlamı yok ki sınırın.  Bir parçası orada, bir parçası burada yine çiçek açar, yine meyve verir. Ve işte o yolculukta yol kenarlarında sarı güz çiğdemlerini yeniden gördüm. Bunlar geçen yıl anamın bahçesinde aşina olduğum çiçeklerdi.  Demek ki geçen yıl bu zamanlarda anamın bahçesinde geziniyordum. “Var git” çiçekleri diye geçti aklımdan. Keşke tüm ayrılıklar yayladan köye göçmek gibi olsaydı… “Elveda” diyemeden gitmekti bizimkisi. “Git gel” ayrılığı değildi. Var git; ister geriye dönüp dönüp bakarak, ister hiç bakmadan git… eksile eksile git… tamamlanmak için git… kalamayacağın için git… “Allah’ın arzı geniş değil miydi?” buyruğunu ruhunda duya duya git…

One thought on “Var Git

  • Anonim

    kalemine sağlık halacığım.
    özlemle.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *