Meryem Bulut

Belki Sessiz* veya Görülmemiş Bir Rüyanın Parçaları Üzerine **

Okuma süresi: 3 dakika

Belki Sessiz  (, Durduğumda da anlaşılırım demiştim.)

Baktık acımız bir perde/Kapattık (,Baktık.  Baktım. Serin bir yağmur gibiydin. Deniz bizi dinliyordu. Sen kapalı göklerini anlatıyordun Londra’nın. Ben gece ninni mırıldanan dere seslerinden bahsediyordum. Ve. Kapattık. Acıları. Ve. Sevgileri.)

Şimdi durup dokunsam bir yalnızlığa (, Dokunsan bana, ağlayacağım. Çok ağladım bazı geceler ve gündüzler. Çok gözyaşım döküldü, nereye koyacağımı bilmediğim ellerime. Sesim gitmişti yine. Duyamazdın belki de. Kendimden kaçıyordum. )

Böyle böyle sezdim dilinde de sabır var. (,Sabır istiyordum senden. Açılmak için içindeki denizlere. Sabır. Lütfen.)

Gecenin getirdiğine ne varsa ona inanacağım (, Susarsan. Yalnızlığa ve üşümeye  inanacağım. Susarsan karanlığın varlığına bir kez daha inanacağım. )

Bir çocuğun aklıyla harflerinizi dolanacağım (, Harfleri yeni öğrenirken olduğum gibi pürdikkatim. Çocukluğum, o küçük kız yine gösterdi solgun yüzünü bana. Hadi, küçük kız, gel artık büyümüş haline. Renkli kalemlerini al yanına. Kalbindeki harfleri topla. Kelimelerini dola ellerine. Ellerini koy dudaklarının üstüne. Haydi konuş güzelim. Susma. Rüzgara bırak kelimelerini. Marmara Denizi’nin üstünde duran hangi kelimeydi? Anlaşılmak var mıydı kader rüzgarında?)

Susarsın bir ırmak durur bir an (, Sen susunca dünya duruyor  kalbimde. Kıpırtısız.)

Bu sefer akar belki sözcükler diyorum/ Yağmurla boşanır tenin arzusu/ Bir sözdün/ Parmağımdan düştün (, Halbuki parmağımın ölçüsünü almıştın. Parmağının ölçüsünü almıştım. Sonra parmağından düşen belki olmayan o şeydi. Bağ. Sen ve ben biliyorduk. Gizliyorduk.)

Mahcup çiçeği (, Oldum yazgının. Beni böyle anıyormuşsun. Söylediler.)

Bana beklet bu yara bilincini/Ölümlü olmanın (, Ölümlü olmanın yarasını taşıyorum kalbimde dedim. İnanmadın. Neredeyse her sokak başında görünüyordu bu yara bana. İnanmak istemiyordun buna. Sana kırk yılda bir görünüyormuş bu yara. Çok korktuğumu söylemiştim sana. Duymuş muydun… O yüzden, ölümlü yarı/n/m demiştim. )

Sen başladın her şey geçip gitsin  (, Geçip gitsin hayat. Mademki sen geldin. Dünyayı güzelleştiren çok  kelime getirdin bana. Söz olup duruyorlar bende. Ne kadar da ağırlaştım. Taşıyamıyorum kelimelerini. Al, denize bırak, istersen ellerine…)

Her şey biz varken yan yana oluyor (, Ayrılık sahrasına bıraktın beni. Bütün eşya. Ellerine bıraktığın, denize bıraktığın kelimeler, köşelerini sivriltmiş bana doğru hızla geliyorlar. Kalbime eğiliyorum. Öyle hızlılar ki, kalbimi koruyamıyorum. Sahradayım ve kalbim delik deşik… )

Kendime sesleniyorum ses vermiyor (, Ses vermiyor kalbim/n.  Sana sesleniyorum. Duy beni diyorum. Anla beni diyorum. Dönüyor, ‘Çok teşekkür ederim.’ diyorsun sadece. Canı çekilmiş kelimelerin, kurumuşlar. )

Sesin diyorum bir ormanı yürümekten geliyor diyorum (, Yorgunsun diyorum. Gel, kalbimin kapılarında dinlen biraz. Sesin çırpınıyor. Kalbim çırpınıyor, olmayacak. Dinmeyecek. Sesinin kuşlarını saklayan bir ağaç olsam diyorum. Rüzgar fısıldıyor. Olmayacak. Tamam sevgilim rüzgar. Tamam sevgilim kader.)

Beni böyle uzun sev (, Beni çok sev. Hep sev. Uzun bir kapının önündeyim. Kapılar sürmeli. Belli. Belki.)

Ahşap bir kapı / Açılıyorum sana (, Kapanıyorum sana. Seni uzun uzun hatırlıyorum. Seni uzun uzun sevmek istiyorum. Kaderimin uzun susmaklar olduğunu bilmeden.)

Kentleri anlayınca gördüm mahcup serçeleri (, Kentlerdeydi bozkırın küçük serçeleri. O kadar utangaçlardı. Bir o kadar da sesleri mahcup. Üzerinden atamıyorlardı o kırılgan halleri. Kırmak mı istemiyorlardı, kırılmak mı bilemedim. Sesleri de yitiyordu beton duvarlarda.)

Günler de ölüp gidiyor (, Sesim cıvıltısını kaybetti. Sesimi tamir edemiyorum. Hayatın müziği ağırlaşıyor. Bir gün. Yaşananlar uzun bir düş olur, biliyorum. Sonra uyanırsın. Düşler ölmüştür. Günler yaşamaya devam ediyordur. Sen de… Ben de… Öyle/ce…)

Sana susmayı öğreteceğim/ Dalların kaygısını da (, Olmadı. Kimse kimseye bir şey öğretemiyormuş. Bir hayalmiş. Kıyısında gezindiğimiz. Otuz ya da kırk  bahar geçmiş ömründen. ne fark eder. Elimde bir arpa boyu yol. Uzanmış sana doğru. Yo/l/k.)

Sana fırtınayı dinleteceğim (, Sana kalbimi dinleteceğim.)

Sana karıncaları göstereceğim (, Gövdeleri, dal uçlarını, yaprakları, çiçekleri.)

Tüm sesleri toplayıp gitti (, Tüm seslerimi ona dağıttım. Hayatın neşesini. Umudun güzelliğini. Gülümsemeleri.)

Tenimdeki çocuğun kederi için (, Sustum. Susmanın erdemine inandırılmıştım. Hem nasıl anlatılabilirdi kalbin halleri. İsmin halleri gibi kolay değildi söylemesi. Sesin soğuk. Kelimelerin buz gibi. Sen böyle yapınca uzak denizlere doğru gidiyor sesim. Kıyılarda uğultular. Ben bile duyamıyorum ki. Sana söyleyeyim. )

Durup durup bir akşamı seyrederim şimdi (, Kalbimde sesin. Konuştukça içime doldurduğum. Gün veda ediyorken. Kırmızı eriğe konan serçe mi havalandı. Dal mı kırıldı? O, olmayan aşkın kederi mi yağıyor kalbime… Görülmeyen bir rüyanın tabiriyle mi …..)

Evin sırrını saklar duvar/ Ev ki kadındır derler bekler susarak (. Sustum. Konuşmanın altın çağındaymışım bilmiyordum. Hem cahildim. Hem suskun. Kadınların susarak beklemesi gerektiğini söyleyenler hangi çağda yaşamıştı. Bulamadım.)

Toplama beni / Ben dökülmeyi sevdim (, Sevmekten çok zorunda mı kalmıştım…  Bu çağa karşı marifetli değildim. Döküldüm, yollara, sınıflara, masaya, Maltepe’nin karanlık arka sokaklarına…)

Sen nehirleri seviyorsun delice / Ben bir derenin yıkıklığını (, Seviyorum.  Anadolu bozkırında akan derenin sesini sakladım sesime. Anla beni. Delice beni anlamanı istiyorum.)

Ölüm toprakta bitmiyor (, Bitmiyor. Ölüm; soğuk sesin. Ölüm; sensiz geçen gün. Yara olmuş, yara görmüş halim…)

Tek katlı evlerde mutluluklar aradı. Yok. ( Gün geceye dönerken aradım seni. Denizde. Kuşta. Gökte.  Güneşte. Çiçekte. Yoktun. Yokluğun dayanılmazdı. Susuyordum.  Ezeli yazgıya inanarak. Susmanın güzelliğine iman ederek.)

* Gonca Özmen, Belki Sessiz, YKY

**Benim veya senin hatıralarının üzerine bir tutam hayal ilave ederek inşa ettiğim bu metin, sanılmasın ki bir halin tercümesidir. Bu kardeş satırlar bir rüyadan arta kalan satırlar olabilir. Ya da öyle sandım.

2 thoughts on “Belki Sessiz* veya Görülmemiş Bir Rüyanın Parçaları Üzerine **

  • Hasan

    Yoğun şiir dili bir nesri şiire doğru yükseltir. Elinize sağlık

    Yanıtla
  • yusuf

    son zamanlarda dönüp ikinci kez okumak istediğim bir metin buldum önümde, şiirin şiir gibi bir nesirle açımı gibi olmuş, farklı bir biçim denemesi.. meryem hanım önceki yazılarında da yeni biçimler deniyordu, sanırım bu yazıyla yolunu bulmuş, zengin bir imge ve çağrışım dünyası seriyor önümüze, kalemi hiç durmasın… yazı vesilesiyle gonca özmen’in belki sessiz’i okunacaklar listesine eklendi 🙏

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *Time limit exceeded. Please complete the captcha once again.