Mervâ Babacan

Kirazlı Bahçede

Okuma süresi: 3 dakika

Gökyüzü gri ve bulutlu. 

Hava basık ve sıcak. 

Hafiften bir rüzgâr okşuyor canlıları, cansızları, herkesi, her şeyi. 

Yağmurun rüzgârı. 

Kavak ağaçları sesin tek sahibi. 

Rüzgârla birbirine dokunan yapraklar su şırıltısına benzer bir ses çıkarıyor. 

Huzur verici…

Kavak ağaçlarının arasında küçük bir bahçe. 

Kendince içinde hemen her meyveyi barındırıyor. 

Bahçenin ortasındaki kiraz ağacının altında renkleri solmuş eski bir kilim serili. 

Kilimin üstünde bitmiş bir sofra. 

Biraz dağınık. 

Ekmek kırıntıları ve peynir taneleri var üstünde. 

Bir de yenmiş üzüm salkımları. 

İki tane de boş çay bardağı, diplerinde son yudumlarıyla bekleyen. 

Ağzı açık plastik bir şeker kutusu yanında. 

Ve ona doğru yol yapmış onlarca karınca. 

Sofra aniden terkedilmiş gibi. 

Öyle…

Yağmurun geleceğini anlayan anne baba bir anda kalkıyor sofradan. 

Yağmur yağarsa kiraz toplayamazlar. 

Zaten toplayacakları hepi topu bir kova kiraz. 

Kendilerini atmışlar evden, kiraz bahane olmuş. 

Tam bir şeyler yerken gök gürlemeye başlamış, telaşla ayrılmışlar sofradan. 

Baba kovayı alıyor, çıkıyor ağaca. 

Anne kendince yere uzanan dallardaki kirazları deriyor. 

Konuşmuyor ikisi de. 

Bir senedir böyleler. 

Baba kafasındaki düşüncelere sırasıyla yer veriyor. 

Kirazın güzel olduğunu düşünüyor önce. 

İş yerindeki sıkıntıları. 

Ödenemeyen kiraları. 

Evin tamire  ihtiyaç duyan yerlerini. 

Ne zaman halledebileceğini. 

Yalnız kalan annesini. 

Kendisinden borç isteyen kardeşini. 

Komşularını. 

Kirazı çok seven kızını…

Anne, kafasında kuyrukları birbirine değmeyen kırk tilki olduğunu hayal ediyor. 

Ne düşüneceğini bilemiyor önce. 

Hissizlik. 

Düşünmeden kiraz toplamaya devam ediyor. 

Sonra kendine geliyor. 

Bakışları eşinde kalıyor. 

“Kesin kızımızı düşünüyor” diye geçiriyor aklından. 

Nasıl olsa her düşünce kızına çıkıyor. 

Nerede ne yaptığını bilmiyor. 

Bir senedir yok. 

Toplamda iki defa arayıp iyi olduğunu söylemiş, o kadar. 

Yanakları ıslanıyor. 

Bir senedir hiç bitmiyor. 

Kızının kirazı nasıl sevdiğini düşünüyor. 

Daha bir ağır geliyor kiraz toplamak. 

Zorla gelip gidiyor elleri. 

Kova bir an önce dolsun istiyor. 

Kirazlar sanki hiç bitmiyor. 

Tadına bakmak gelmiyor bile aklına. 

Bir senedir ne yediğini bilmiyor. 

Kızının ne yediğini bilmezken yemek yemek dokunuyor. 

Her şeyi kızıyla bağdaştırıyor. 

Gördüğü her şey, duyduğu her ses, zihnindeki her düşünce kızına çıkıyor. 

Merak duygusu alışkanlığa evriliyor da özlem duygusu her an artıyor. 

Kokusu gelince aklına, yanakları daha bir ıslanıyor. 

Sadece rüyalarında kokluyor bir senedir. 

Gerçek geçmişte kaldı…

Gök gürlemesi çıkarıyor onu daldığı yerden. 

Elleri hızlanmaya başlıyor. 

Kova dolmak üzere. 

Sonra bir kaç damla yaş değiyor yüzüne, ellerine. 

Yağmur başlıyor. 

Baba aceleyle iniyor ağaçtan. 

Anne yerdeki sofraya seğirtiyor. 

Şekere doğru yol alan karıncaları görmüyor gözü. 

Telaşla sofrayı topluyor.

Renkli pazar çantasının içine dolduruyor her şeyi. 

Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. 

Baba üstündeki yeleği şemsiye yapıyor ikisine. 

Koşarak traktöre gidiyorlar. 

Binip gitseler daha çok ıslanacaklar. 

Römorkun altına geçip yağmurun dinmesini bekliyorlar. 

Yağmur rahmet oluyor o an bahçeye. 

Aslında her şeye, herkese. 

Anne römorkun altında olduğunu idrak edince tekrar kızına gidiyor. 

“Olsaydı bu âna mutlu olurdu.” 

Baba, annenin kızını düşündüğünü biliyor. 

Gök gibi yüzü bulutlanıyor annenin yüzü. 

Anlıyor fakat anlamamış gibi yapıyor. 

Yağmuru misafir eden bahçesini seyrediyor. 

“Ne güzel yağıyor” diye belli belirsiz bir cümle dökülüyor ağzından. 

Düşünceler bölünüyor. 

Anne başıyla onaylıyor babayı. 

Sonra sessizce devam ediyorlar izlemeye. 

Düşünceler yine eskiye dönüyor…

One thought on “Kirazlı Bahçede

  • Alanya

    Canından çok sevdiğin insanları istediğin zaman görememek, seslerini duyamamak, kokularını unutmaya başlamak, sohbetlerine hasret kalmak zor olsa gerek…
    Hele ki benim gibi aile kavramını tam yaşayamamış olup da sonradan nasıl aile olunabileceğini gördükten sonra ayrı kalmak..
    vedaları hiç sevmedim özellikle gerçek bir veda olduğunu bilmiyorsam daha da fenaymış..
    Sürekli seni düşünüp bir an olsun aklından çıkarmayan, dualarında ilk başa koyan, kalbinin en güzel yerinde yer açmış insanlar var güzel yazar 🙂
    Emeğine sağlık..

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *