Tarihe Düşülen Bir Not: When They See Us
Bazı eserler vardır ki anlattıkları hikayelerle tarihe not düşüp adeta onları insanlığın ortak hafızasına kazır. Yaşanan acılar, çekilen sıkıntılar, insan olmanın onurunu koruma adına verilen mücadeleler işte bu eserlerle sonraki nesillere aktarılıp bir bilinç oluşturur ki bir daha yaşanmasın.
“When They See Us” işte bu işlevi başarıyla yerine getiren Netflix’in dört bölümlük mini dizisi. 2015 yılında “Selma” filmiyle en iyi yönetmen dalında Golden Globe kazanan Ava DuVernay’ın hem yönetmenliğini hem senaristliğini hem de yapımcılığını üstlendiği mini dizi gerçek olay ve kişileri anlatıyor.
1989’da yaşları on dörtle on altı arasında değişen beş siyahi genç, Central Park’ta koşuya çıkan beyaz bir kadını darp edip ona tecavüz etmekle suçlanırlar.
Gençlerin suçun işlendiği saatlerde parkta oldukları doğrudur ama aleyhlerinde tek bir delil bile bulunmamaktadır. Kurbanın üzerinde bulunan DNA da onlarla uyuşmamaktadır.
Polis merkezine götürülen beş yeniyetme, kırk iki saat boyunca aç ve susuz bırakılır, avukatları ve aileleri yanlarında bulunmadan sorgulanır, tuvalete gitmelerine bile izin verilmez, üzerine bir de dövülüp işkence görürler. Gençlerin tamamının birbirlerini tanımamalarına rağmen suçu diğerlerine atmaları istenerek yalan ifadeleri alınır.
İçlerinden biri olan Korey Wise, şüpheli bile değildir, sadece arkadaşını yalnız bırakmayıp destek olmak için karakola gelmiştir.
Bu arada basın da olaya büyük ilgi göstermiş, gençler mahkemeye çıkarılmadan çoktan linç edilip suçlu bulunmuşlardır.
Şimdinin Amerika Başkanı o zamanın zengin iş adamı Donald Trump da olaya dahil olur, gazetelere verdiği tam sayfa ilanlarla idam cezasının geri getirilip gençlerin hemen asılmasını ister.
Tüm bu kamuoyu baskısı sonuç getirir ve elde hiçbir delil olmamasına, olay çizelgesindeki zaman akışı gençlerin zaman akışıyla uyuşmamasına rağmen işkence altında alınan ifadeler yüzünden gençler hırsızlık, darp ve tecavüz suçlamasıyla altı ila on üç yıl arasında cezalara çarptırılırlar.
Bundan sonrası gençler için daha da zor bir hale dönüşür, hapishanede dövülür, tecavüze uğrar ve bıçaklanırlar. Çoğunluğu hırsız ve katillerden oluşan diğer mahkûmlar bile, televizyona çıkıp “ünlü” olan bu gençlerden nefret etmektedir. Gardiyanlarsa hepsinden daha acımasızdır.
Bu arada hapishanenin dışında kalan aileler için de hayat hiç kolay değildir. Bir yandan fakirlikle mücadele ederken diğer yandan çocuklarının suçsuzluğunu ispatlama çabaları onları iyice yıpratır. Bazı aileler dağılıp giderken bazıları yeni başlangıçlar yapmaya çalışır.
2002 yılında başka bir suçtan mahkum olan Matias Reyes adlı mahkûm, parktaki kadını darp edip ona tecavüz edenin kendisi olduğunu itiraf eder. Yapılan DNA analizi de Reyes’i haklı çıkarır.
Eldeki DNA sonuçları ve itirafa rağmen olayın savcısı ve polis dedektifleri, Central Park Beşlisi olarak bilinen gençlerin suçlu olduklarını ısrarla savunmaya devam ederler. Onlara göre adalet tecelli etmiş, suçlular yakalanmış ve dava kapanmıştır.
Yeni deliller ışığında yapılan incelemeler sonucunda beş gencin masum oldukları tescil edilir ve mahkeme tarafından kendilerine kırk bir milyon dolar tazminat ödenir. Adalet geç de olsa tecelli etmiştir ama kaybolan yılların ve çekilen acıların telafisi asla olmayacaktır.
Dizide Korey Wise karakterini canlandıran Jharrel Jerome, gösterdiği olağanüstü performansla Emmy’de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alırken dizinin aynı zamanda En İyi Mini Dizi ve En İyi Cast Emmy ödüllerini de aldığını belirtelim.
Dizideki diğer başarılı isimler arasında Savcı Linda Fairstein karakterine hayat veren bir başka Emmy ve Golden Globe ödüllü aktrist Felicity Huffman’ı tüm dünyada ilgiyle izlenen Desperate Housewifes dizisiyle tanıyanlar elbette çıkacaktır.
Bu arada dizinin yapımcıları arasında Oprah Winfrey ve Robert De Niro’nun da bulunduğunu hatırlatalım ki bu başarılı dizinin arkasında nasıl bir emek ve destek olduğu da anlaşılsın.
Dizinin yayınlanmasından sonra Amerika’daki adalet sisteminin çarpık işleyişi ve ırkçılık tartışmaları tekrar alevlendi. Emekli olduktan sonra best-seller polisiye kitaplar yazan olayın savcısı Linda Fairstein’in kitap anlaşmaları iptal edilirken üye olduğu iki elit dernekten de istifa etmek zorunda bırakıldı.
Son yıllarda Hollywood’un da ilgi gösterdiği ırkçılık temalı yapımlardan Green Book ve Blackkklansman gibi Oscar’la ödüllendirilen filmlerden sonra When They See Us gibi dizilerin de ciddi başarılara imza atması başta Amerika olmak üzere pek çok devletin “Irkçılık” sorunuyla yüzleşmesinin artık vaktinin geldiğinin güzel bir göstergesi olarak yorumlanabilir.