Fatih Yıldız

Erkekler İçinde Yalnız Bir Kadın: The Perfect Candidate

Okuma süresi: 4 dakika

Sokaklarında öldürülen kadın sayısının her geçen gün arttığı, kadına şiddetin her türlüsünün olağan sayıldığı bir ülkede, kadın haklarından bahsetmek biraz lüks kaçsa da henüz bu alanda emekleme evresinde bulunan ülkeler de yok değil.

Kadınlara araba kullanma hakkını bile 2018 yılında veren Suudi Arabistan da bu ülkelerin başında geliyor.  Kamusal alanda kadınlara pek çok kısıtlamanın getirildiği ülkede kadınların hak arama mücadelesi de gittikçe artmış durumda.

Suudi Arabistan’ın ilk kadın sinemacısı Haifaa Al-Mansur 2012 yılında çektiği ve Venedik Film Festivalinde büyük ses getiren Vecide filminin ardından yine kadın haklarına eğildiği “Mükemmel Aday”la ülkesindeki kadınların sesi olmaya devam ediyor. Film aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2020 Oscar adayı, bu durum bile ülkede yaşanan zihniyet değişikliğinin en büyük göstergelerinden biri.

12 çocuklu bir ailenin 8.si olarak dünyaya gelen Haifaa Al-Mansur, Kahire Amerikan Üniversitesinde sinema eğitimi aldıktan sonra Sydney Üniversitesinde de aynı alanda master yapmış biri. Gölgesi Olmayan Kadınlar adlı belgeseliyle 2005’te sinema dünyasına adım atıp pek çok ödül alan başarılı yönetmen, özellikle ülkesindeki kadınların hak ettikleri statüye kavuşabilmesi için kamerasını adeta bir politik araç olarak kullanmaya devam ediyor.

Mükemmel Aday; Suudi erkek egemen topluluğuna getirdiği çok sağlam eleştirileri, yer yer tabu haline gelmiş inançlarla inceden alay etmesi, kadının toplumdaki yerini küçümseyen bakış açısını ve bu bağnaz kültürü eleştirdiği için ülkesinde hem yerilen hem de övülen bir film oldu.

Doktor Meryem’in ( Mila Al Zahrani) tesadüfen politikaya atılıp çalıştığı kliniğin yolunu yaptırmak için belediye meclis üyeliğine aday olma sürecinin işlendiği filmde, bir kadının siyasetin en alt tabakası sayılan belediye meclis üyeliğine bile katlanamayan erkeklerin kadınlar üzerindeki düşünceleri anlatılmaya çalışılıyor.

Tüm cinsiyetçi kısıtlamalara, kendi hemcinslerinin ayıplamalarına hatta öz kardeşlerinin bile başlangıçta karşı çıkmalarına rağmen sadece çamur içindeki klinik yolunu yaptırmak için siyasete atılan Meryem’in yılmayan ve özgüvenli karakteri izleyiciye umut aşılayan mesajlar veriyor.

Daha ilk sahnede Doktor Meryem’in kullandığı arabayla giriş yaparak adeta bu konuda önceki yasaklara gönderme yapan yönetmen, ardından kliniğin patlayan su borularından dolayı çamur içinde kalmış yolunu da gösterip Meryem’in ileride yaşayacağı zorluklara karşı seyirciyi hazırlıyor.

Trafik kazası geçirdikten sonra kliniğe getirilen yaşlı adamın bir kadın doktor tarafından tedavi edilmeyi reddedip haram olduğu gerekçesiyle kendine dokundurtmaması da aslında Doktor Meryem’in nasıl bir ortamda sabrını koruyup çalıştığının en büyük delili.

Yaşadığı bu baskıcı ortamdan kendince daha özgür olacağına inandığı Dubai’de bir iş bulabilmek için gitmeyi planladığı konferansa velisinin verdiği iznin süresinin dolmasından dolayı seyahat edemeyen Doktor Meryem’in bu ironik durumunu seyirci anlamaya çalışmakta zorlanıyor. Tıp okuyup doktor olmuş, bir klinikte önemli bir göreve sahip bir kadının babasının izni olmadan tek başına seyahat edememesi elbette bu kültüre ya da geleneklere aşina olmayanlar için kolay anlaşılır bir durum değil.

Babası şehir dışında olduğu için bir kuzenine belgeyi imzalatmak isteyen Meryem, iznini yenilemek isterken tesadüfen belediye meclisine aday olur. Filmin gerçek hikâyesi de bundan sonra başlar.

Bir adayın nasıl seçim kampanyası yapacağı hakkında en ufak bir bilgisi olmayan Meryem, yeni neslin kullandığı teknolojiden destek alır. Youtube videoları izleyerek ablasının da yardımıyla hazırladığı videolar viral olup Whatsapp gruplarında da yayılınca artık tanınan biri olur.

Özellikle erkeklerden tepki alan Meryem, tüm klişe yakıştırmalara rağmen kampanyasını devam ettirirken yönetmen, geleneksel bağnaz erkek yaklaşımını bize çok iyi yansıtır. Meryem’in katıldığı bir televizyon programında sunucunun ısrarla “Kadın olarak bahçelerle ilgilenebilirsiniz.” diyerek ondan beklenenin sadece kadınsı işler olduğunu vurgulamasına karşılık Meryem’in “Ben eski kafa yapısını değiştirmek istiyorum. Beni cinsiyetimden dolayı aday olarak görmeyi reddeden kafa yapısını.” diyerek cevap vermesi aslında filmin de ana temelini oluşturuyor.

Mükemmel Aday filmi bir yandan Meryem’in hikâyesini anlatırken ikinci bir yan hikâye de babasına odaklanmakta. Meryem’in babası da aslında “öteki”leştirilen bir erkek, bu yönüyle Meryem’in erkek versiyonu gibi.

Bir müzik topluluğunda hem çalıp hem de söyleyen bir sanatçı olan baba, karısının ölümünü atlatamamış ve onun acısını unutmak adına kendini yollara vurmuş bir karakter. Konser verdikleri yerlerde sık sık radikal kesimlerden ölüm tehditleri alan grup, yine de halkı eğlendirmeye korkusuzca devam ediyor.

Hınca hınç salonlarda kadın erkek herkese konser veren grubun eğlendirdiği halka ve onların neşeli hallerine odaklanan yönetmen, aslında müziğin sihrini de kullanarak hem erkek hem de kadın anlatımlarıyla değişimin ruhunu yansıtmaya çalışıyor.

Meryem’in destek istediği hemcinslerinden bile “Kocamdan izin almam lazım.” gibi mazeretler duyması, hemen yanı başlarındaki bir çadırdan kendilerine görüntülü hitap eden Meryem’e “Kadının yeri evidir, seni dinlemeyiz.” diyen erkeklerin fazlalığı ve rakiplerinin “Bir yıl önce bir kadının aday olacağını söyleseler gülerdim.” gibi söylemler, Meryem’in nasıl bir toplumda yaşadığını şikâyet edercesine aktarmış.

Mükemmel Aday, komedi olmamasına rağmen sağlam bir ironiyle anlatım yolunu seçen bir film. Filmin aksayan en büyük yanı ise babanın hikâyesinin Meryem’le sağlıklı bir ilişki kuramaması ve bu yüzden temponun yer yer düşmesi.

Sinematografisi ise ne yazık ki çok başarılı değil. Hikâyenin güçlü bir yapıya sahip olmasına rağmen görsellikle yeterince desteklenmemesi filmi aksatan bir başka unsur. Bu arada Meryem’in filmin başında peçeli halinden filmin sonuna doğru peçesini çıkarıp başörtüsünün bir kısmını açacak şekilde değişim yaşaması da özgürlüğün sadece başörtüsüne indirgenmesinin çok klişe bir yaklaşımı olduğunu da belirtmek lazım.

Sonuç olarak Mükemmel Aday, kadın haklarını vurgulayan korkusuz, özgürlükçü ve anlatmak istediğini dolandırmadan izleyiciye yansıtan bir film.

Fragman:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Captcha *