Şenlikli Bahar ve Toprağın Çiçeği
Sadece toprağın değil, güneşin, tohumun, suyun ve dahi rüzgârın duasıdır, çiçek.
Toprak bir anne gibi. Binlerce yavrusu da olsa birini diğerinden üstün tutmaz. Bağrına düşen bütün tohumlara aynı özveride bulunur. Kendinden onlara verir. Yemez yedirir. Onları rahat ettirmek için uğraşır. Havayı, suyu, güneşi seferber ettirir. Rabbimin izniyle tabi.
Sonra… Sonrasında tohum toprağı delip dışarı çıkar. Dal olur, filiz olur, yaprak olur, çiçek olur ve baharın saltanatı başlar.
Bahar, kış uykusundan uyanış. Öldü zannettiğimiz ağaçların tekrar dirilişi. Allah’ın Hay isminin tecellisinden numune sanki.
Bahar, tatlı telaş. Ağaçlara yapraklar takılacak. Tomurlar kondurulacak dal uçlarına. Toprağın altından sular getirtilecek dallara, yaprağın bittiği son noktaya kadar. Güneşin ışığı emilecek. Hava, su, toprak, güneş. Kainatın dört unsuru seferber. Bahar için, diriliş için. Rahmetten küçük bir şölen olmak için.

Bahar, renk cümbüşü. Bir araya gelmez dediğimiz renklerin şekillerin göz kamaştırıcı bir hali… Bizim bu renk cümbüşü ile kendimizden geçmemiz. Her biri farklı kokan çiçeklerle içimizin bir hoş olması. Güneşin neşeli yüzünü bize göstermesi. Havanın sert kış elbiselerini çıkarması, serin rüzgârlarla sarmalanması… İşte bunların hepsi bir araya gelince sizleri bilmem ama ben adını bahar sarhoşluğu verdiğim bir hal yaşarım. İçim içime sığmaz. Odalara, evlere sığamam. Toprağın, yeşilin, çiçeğin bol olduğu yerlere gitmek isterim. Gidemesem de hayalimde giderim. Hayalen gitmek de yasak değil ya! Hayal kurmak bedava dostlarım. Bol bol hayal kuralım.
Tam da bahar geldiğinde bir yazlığa gitmek ne iyi olur, değil mi? Yemyeşil dağları görerek güne başlamak… Kuş sesleri… Yaprakların rüzgârla dertleşmesi… Bahar elbiselerini giyen tüm canların tazeliği… Her şey ama her şey farklı olur baharda. Sanki hava her zamanki hava değildir. Hakeza rüzgâr, toprak, güneş… Çünkü bahar gelmiştir, saltanatı, cümbüşü, şehrayini, çiçeği, böceği ile. Dirilişin eli dokunmuştur kâinat kitabına.